Bu sayfalarda çoÄŸunlukla karşılaÅŸma ya da takım çözümlemeleri ile karşılaÅŸtınız. Ancak bu türden çözümlemeler kadar kulüp deÄŸerlendirmeleri de anlamlıdır. Bir süredir GençlerbirliÄŸi futbol takımının teknik/taktik çözümlemeleri ile fazlasıyla karşılaÅŸtık. Åžimdi zaman “Ankara” GençlerbirliÄŸi Spor Kulübü’ne bakma zamanıdır. Özellikle son on yılda gösterdiÄŸi çıkışla memlekette hemen her “futbolilgilisi”nin kafasında “Ankara” GençlerbirliÄŸi Spor Kulübü denildiÄŸinde bir ÅŸeyler canlanır. Ä°lhan Cavcav ve çalışma arkadaÅŸlarının yıllarca emek harcayarak neredeyse yoktan yarattığı bu kulüp belli deÄŸerleri ile hep öne çıktı. Ancak yukarıları zorlamaya baÅŸladığı son bir iki sezondur baÅŸka bir ÅŸeyle öne çıkmaya baÅŸladı bu kulüp. En üst düzey yöneticisinden en sıradan oyuncusuna kadar hemen herkesin diline pelesenk olmuÅŸ bir “söylem” var son zamanlarda: “Takımımız Türkiye’nin en iyi futbolunu oynamasına karşın Ankaralı futbolseverler karşılaÅŸmalarımıza ilgi göstermiyorlar!” Dışarıdan bakan herkes de “neden” diye soruyor! Önce bir belirleme ile baÅŸlayalım; Tan Morgül’ün dediÄŸi gibi: “Bu toprakların insanları her iyi olana muhabbet besleselerdi bu zamana kadar baÅŸka çok ÅŸeyi sevmeleri beklenirdi!”
“kum saatinde bir ‘yitik çocuk’ olarak kaldım”
Evet, GençlerbirliÄŸi ligde ortalama beÅŸ bin kiÅŸiye oynuyor. Ankaralılar karşılaÅŸmalara ilgi göstermiyor. Göstermiyorlar ama “Ankara” GençlerbirliÄŸi Spor Kulübü yetkilileri Ankaralı futbolseverleri karşılaÅŸmalara çekmek için ne yapıyor ona da bakmak gerek. Yanlış anlaşılmasın, kimi kulüplerin basın toplantısı ile açıkladığı gibi bedelsiz bilet verilmesi gibi yollara sapılması deÄŸildir beklenen. Burada tartışmaya açılan, benimsenen “zihniyet”tir. “Biz futbolcu aldık, hoca getirdik, iyi top oynuyoruz” demekle ne yazık ki iÅŸ bitmiyor. Unutmayalım futbol izleyiciliÄŸi, hele hele taraftarlık bunlardan daha öte anlamlar taşıyor ve bir kiÅŸiyi tribüne getirip oturtmak için “iyi” olmanın ötesinde istekli olmak, çaba göstermek gerekiyor.
Dünyanın birçok liginde mali bakımdan güçlü ve belli baÅŸarılara ulaÅŸmış takımlar var. Bir lig söylediÄŸinizde öne çıkan, akla ilk gelen takımlar kuÅŸkusuz olacaktır. Bu takımların taraftar sayılarının da “görece” daha çok olduklarını varsaymak yanlışa düşmek olmaz. Yine de “öteki” takımların yandaÅŸlarının olmadığını söylemek, yerelliÄŸin geliÅŸmediÄŸini ileri sürmek ileri gitmek olacaktır. Zaten daha yarışmacı, çekiÅŸmeli ligler yerellik duygusunun daha geliÅŸmiÅŸ olduÄŸu liglerdir. Ãœstelik bu liglerde futbol da dengelerin belli bir takım lehine bozulmasını önleyecek biçimde örgütlenmiÅŸtir. Burada açıklayıcı bir örnek olarak Bayern München’a yayıncı kurumdan açıktan para aldığı gerekçesi ile ceza verildiÄŸini, Almanya’da bu gelirin “adilane” paylaşıldığını belirtelim. Memlekete döndüğümüzde ise durum pek de iç açıcı deÄŸil. En azından ÅŸu anki durum itibariyle Türkiye’de futbolun örgütlenmesi ve taraftarlık biçimi yerelliÄŸin bitirilmesi üzerine kuruludur. Bir takımın izleyici ve taraftar çekmesinin birincil koÅŸulu da “iyi” olmanın yanısıra bu yerellik duygusunu pekiÅŸtirmekten geçmelidir. Oysa ki “Ankara” GençlerbirliÄŸi Spor Kulübü tuttuÄŸu yolla bu durumu gözardı etmektedir.
“Hadi gel, bir kere daha deneyelim, mutluluk hakkını kaptırma baÅŸkasına. Solfasol otobüsüne binelim sıkışıktır, yakın olmanı istiyorum bana”
Bundan çok kısa bir zaman önce Gençlerbirliklilerin sitesi “alkaralar”da biri şöyle demiÅŸti: “hadisenin bilincinde olmayan sadece yönetim... taraftar deÄŸil, yönetim en ciddi eksiÄŸimiz...” “Ankara” GençlerbirliÄŸi Spor Kulübü bir yandan Ankaralıları takımlarını izlemeye, desteklemeye çağırırken öte yandan da baÅŸka bir kentin takımını tutmaları konusunda teÅŸvik edici bir zihniyeti benimsemiÅŸ görünüyor. Çok baÅŸarılı geçen bir sezonun ardından kulüp tarafından Gençlerbirliklilere ve Ankaralılara karşı benimsenen bu tutum, ne yazık ki son kertede amacından baÅŸka ÅŸeylere hizmet etti. Günü kurtarmayı amaçlayan ve “dahiyane” olduÄŸu sanılan gündelik kararlarla tribünleri doldurma amacından günden güne uzaklaşıldı. Dilerseniz örnekleri ile konuya açmaya çalışalım.
GeçtiÄŸimiz sezon oldukça düşük bir bedelle satışa sunulan sezonluk biletler “daha fazla para kazanma” arzusu ile % 250 (yazıyla yüzde iki yüz elli) zam yapılarak satışa sunuldu. Ayağı yavaÅŸ yavaÅŸ stada alışan izleyiciler bu ÅŸekilde kaçırıldı. Varsayılan gelir elde edilemediÄŸi gibi GençlerbirliÄŸi’ne kanı ısınmaya baÅŸlayan “çekirdekçiler”in de “bu kulübün tek derdi para kazanmak” duygusu verilerek ayağı kesildi. “Ankara” GençlerbirliÄŸi Spor Kulübü’nün Ankaralılara ve taraftarlarına karşı benimsediÄŸi olumsuz tutum bununla bitmedi. Belirlenen yüksek bedel gerekçesi ile “yeterince” satılmayan “maraton tribün kombinesi” alanları sayıları az olduÄŸundan ve bu tribünü Ä°stanbul takımlarını destekleyenlere “fahiÅŸ” fiyata satmak için sezon içinde tribünden tribüne sürerek Ankara’da Ankara takımı tutanların el üstünde tutulduÄŸu bir yöntem yerine, öteki kentin takımlarını tutanların “Ankara” GençlerbirliÄŸi Spor Kulübü gözünde daha deÄŸerli yerleri olduÄŸu tüm Ankaralılara gösterildi.
Böylesi bir yaklaşımın kendilerine kan kaybettirdiÄŸini ve amaçlarından uzaklaÅŸmalarına neden olduÄŸunu görmeyen “Ankara” GençlerbirliÄŸi Spor Kulübü, UEFA Kupası karşılaÅŸmaları için de özel bir kampanya düzenledi. “Milli mücadele” üstbaÅŸlığı altında deÄŸerlendirilmesi gereken bu kampanya özetle Ankaralı futbolseverlere ÅŸunu söylüyordu: Ankaralı olarak gidin dilediÄŸiniz takımı tutun, ama UEFA Kupası’nda gelip bizi destekleyin. Öyle ki bu kampanya ile GençlerbirliÄŸi’nin bir Ankara takımı olduÄŸu gizlenip, Türkiye’nin takımı olduÄŸu öne çıkarıldı. Sonuç olarak Avrupa karşılaÅŸmalarında dolan tribünler yalnızca üç gün sonra oynanan lig karşılaÅŸmalarında yine boÅŸ kalıyordu. Elbette lig “milli mücadele” kapsamında olmadığı için! Oysa ki Ankaralılara Ankara takımı tutabileekleri de sezdirilebilirdi. Bu kampanyanın simgesel göstergesi de stadyuma kurulan düzenek ile “Ankara Rüzgarı”, GençlerbirliÄŸi Marşı ya da baÅŸka Ankara ÅŸarkılarını çalmaktan imtina edip sürekli ve bıktırırcasına “10. Yıl Marşı” çalmaktır. Bir çıkma yapalım yeri gelmiÅŸken: Parma’da oynanan karşılaÅŸmanın ardından Konyaspor deplasmanına giden Gençlerbirlikliler, Konya Atatürk Stadyumu’nda sürekli Konya türküleri çalındığına tanık oldular. Bu durumun ifrata vardığı nokta ise Ankara’da oynanan Parma karşılaÅŸması olmuÅŸtur: Herhangi bir Ä°stanbul takımı bu turu atlamış olsaydı göremeyeceÄŸimiz bir durumu Ankaralılar yaÅŸamış oldular. Turu atlayan GençlerbirliÄŸi sahanın içinde “yalnızca” Türkiye bayrakları ile dolaÅŸtı. Bayraklar GençlerbirliÄŸi yedek kulübesinden çıkmıştı ve bir tane bile GençlerbirliÄŸi bayrağı yoktu! Nedense kimsenin aklına gelmemiÅŸti.
Daha da önemlisi UEFA karşılaÅŸmasında tribünleri dolduranların bir bölümü dört gün sonra oynanan Fenerbahçe karşılaÅŸmasında Ankara 19 Mayıs Stadyumu’na Fenerbahçe’yi desteklemek için gelmiÅŸlerdi. Kulübün son “icraat”ı ise UEFA Kupası 4. turunda Valencia ile oynanacak karşılaÅŸmanın biletlerine %100 zam yapmak oldu. Bütün bu koÅŸullar altında “Ankara” GençlerbirliÄŸi Spor Kulübü bünyesinde yer alan hiç kimsenin “aÄŸlamaya” hakkı yok gibi. Amiyane tabiri ile “kendi düşen aÄŸlamaz”.
“Reis, bu ÅŸiir böyle bitmez”
KuÅŸkusuz bu böyle gitmez. En azından umalım. Dünyada olduÄŸu gibi memlekette de “futbolun kuralları” deÄŸiÅŸti. Ä°lhan Cavcav’ın karizmatik kiÅŸiliÄŸi etrafından toplanmış ve onun öncülüğünde Türkiye futbolu adına önemli adımlar atmış adlarını burada sayamayacağımız çok sayıda kiÅŸiyi yepyeni bir tehlike bekliyor: Son 10 yıl için benimsedikleri ve varoluÅŸları bakımından önemli seçimleri gözden geçirme zamanı geldi. Bu sancılı büyüme sürecinde bu atılımı gösteremezler ise yıllarca süren çabalar sonunda kazanılan birçok ÅŸeyi yitirebilirler, en baÅŸta da kazandıkları saygınlığı.
Barış Karacasu
Radikal Futbol / 9 Mart 2004
Kaynak : Radikal Futbol
Önceki Haber
Sonraki Haber
04 Mayıs | |
2008: Fenerbahçe (D) 2-3 | |
2002: Bursaspor 3-2 | |
1997: Trabzonspor 1-1 | |
1986: Ankaragücü 1-3 | |
1980: Tarsus Ä°dm. Yrd. 2-0 | |
1969: EskiÅŸehirspor (D) 1-2 | |
1968: Vllaznia (D) 0-1 | |
1963: Ä°zmirspor 4-1 | |
* Skorlarda Gençlerbirliği evsahibi olarak gösterilmiştir. | |
Arama Yap |