GençlerbirliÄŸi yönetiminin 1970’lerden beri Ä°lhan Cavcav’a refakat eden kıdemlileri, Hayri Güler, Oktay Arıca, Zeki Ãœnaldı, Valencia seferini tarih ÅŸuuruyla yaşıyorlar. Bu sınırötesi deplasmana “UEFA Kupası’nda çeyrek final” gibi bir sefer görev emriyle çıkıyor olmanın kadrini en iyi bilenler, kulübün amatör küme kapılarından döndüğü günlerin tanığı olan bu emektarlar.
Aynı tarih ÅŸuuruyla, geleceÄŸi de düşünüyorlar. UEFA Kupası ÅžampiyonluÄŸunun ardından bugün yaÅŸadığı çöküntüden ibret alarak, “Galatasaray’ın durumuna düşmemek”ten bahsediyorlar. Bugünün baÅŸarılarına, bugünün “kasasına” güvenmemek, rehavete kapılmamak gerektiÄŸini anlatıyorlar.
* Bir tür tarih ÅŸuuru, Deniz Barış’ta da var: EsenboÄŸa’da THY’nın takım onuruna verdiÄŸi kahvaltı-kokteylde sohbet ederken, onyıllarca “uyku dönemi” geçirdikten sonra bir baÅŸarı halkası yakalayıp üst sınıfa tırmanmayı baÅŸaran Bayern München gibi kulüplere atıf yapıyor. GençlerbirliÄŸi de yıldızının parlayacağı bir döneme giriyor olabilir, ona göre.
Futbolcular Fenerbahçe’yi Türkiye Kupası’ndan eledikleri maçtan çok keyif almışlar ve o maçı iyi bir prova olarak düşünüyorlar. Öte yandan Valencia’nın kuvvetinin de farkındalar. Kaptan Ãœmit Bozkurt, “Yarasalar”ın pas trafiÄŸinden hayranlıkla bahsediyor ve zaten Ä°spanyol takımlarının Ä°talyanlar dahil “baÅŸkalarıyla” kıyaslanmayacak kadar ileri bir futbol oynadığını düşünüyor.
Futbolcular hem hevesli hem gergin. Ersun Yanal ise çok güvenli. Galiba “aşırı” güvenli.
* Salı öğleden sonra varılan Valencia’da, maçın oynanacağı saate yakın, Mestella Stadında antrenman var. Antrenmandan önce basın toplantısı. Ersun Yanal’a, Valencia’nın son Mallorca maçında sinyalini verdiÄŸi baskılı oyununa ve Mestella’nın bu basıncı büyüten etkisine hazır olup olmadığı soruluyor. Yanal “o ambiyans sadece rakibimizin lehine deÄŸil, biz de ondan payımızı alacağız; çünkü biz olmasak o ambiyans olmayacaktı” cevabını veriyor. Ä°spanyol gazetecilerden gelen tek soru: “Valencia daha önce elediÄŸiniz Blackburn, Sporting Lisbon, Parma’ya göre daha aÅŸağı mı yoksa daha yukarı bir takım mı?” Yanal’ın cevabı: “Valencia bunlardan baÅŸka bir takım. UEFA Kupasının favorisidir.”
* Ä°dman, Valencia yetkililerini sabırsızlık jestlerine sevkedecek kadar uzun sürüyor. Genç yönetici Suphi Yalçınkaya, oyuncuların “angajman” düzeyini önceki turlar öncesindeki idmanlara kıyasla biraz zayıf buluyor. Lizbon ve Parma’daki idmanlardaki gibi toplara “çat çut girmediklerini” söylüyor. Çift kalede Youla yine muhtelif goller kaçırıyor. Baki Mercimek formda görünüyor. Ali TandoÄŸan göbekten, Daems saÄŸiç bölgesinden frikik çalışıyorlar. (Peki niye Youla gol vuruÅŸu çalışmıyor, çalıştırılmıyor Allah lillah aÅŸkına?!)
Gece, Yanal ve ekibi uzun uzun taktik analiz çalışması yapacak.
* Valencia’nın ÅŸehir hayatında sakin bir egemenliÄŸi var. Duvar yazıları yok, yer gök siyah-beyaz-turuncu falan kaynamıyor. Tek tük Valencia eÅŸorfmanlı, armalı çanta vs. taşıyan yeniyetmelere rastlanıyor. Ama bir vesileyle futbol diyalogu kurulan “sokaktaki adam”ların ve ayaküstü kamuoyu yoklamalarının beynelmilel denekleri olan taksi ÅŸoförlerinin tamamına yakını, Valencialı çıkıyor. GençlerbirliÄŸi’yle oynanacak UEFA Kupası maçına ikincil bir iÅŸ gözüyle bakıyorlar. SözleÅŸmiÅŸ gibi, aynı kelimeleri sarfediyorlar: “Campeón de Liga”. Lig ÅŸampiyonu olmayı ve Real Madrid’i altetmeyi çok istiyorlar, çılgınca istiyorlar, hayatta en çok bunu istiyorlar. Hele Real Madrid’den, nefis bir ÅŸekilde nefret ediyorlar. Ucunda Campeón de Liga olmanın garantisi olsa, bu turu Gençler’e vermeye kesinlikle hazırlar. Ama onlara bunu kim garanti edebilir? Biz (Özgür Gökmen ve ben) “Valencia: Campeón de Liga, GençlerbirliÄŸi: Campeón de UEFA” diyoruz kendilerine, kimileri “si, si” diye onaylıyor ama iÅŸ bizim anlaÅŸmamızla bitmiyor ki!
Bir kafeteryada Valencia’nın 1947’de ÅŸampiyon olan takımının fotoÄŸrafları asılı. YaÅŸlı garson, “bu adamlar ÅŸimdikilerden daha sıkıydı” diyor. Aimar’ı, Mista’yı, Vicente’yi düşünen genç Valencialı refakatçimiz, gülümsemesindeki alaycı kıvrımı düzeltmeye çalışıyor.
Bu Valencialı refakatçimiz, Özgür Gökmen’in Hollanda’dan öğrenci arkadaşı Garcia Enrique. Kendisi Meksikalı ve Valencia taraftarı. Çok sevimli bir genç adam. Maçı izlemeye Valencia’dan gelmiÅŸ. Takımından gayet emin.
* Ersun Yanal’ın millî takım teknik direktörlüğü “iÅŸi” ne oluyor? Gazeteciler Türkiye’den haber kolluyor. Takım kampta tecrit vaziyette. Yöneticiler “bir ÅŸey yok” diyorlar. Somut bir teklif, bir teÅŸebbüs ve bir müzakere olmadığına dair ÅŸeyler de söyleniyor. Ama Ersun Yanal’ın “her an teklife açık” bir halinin olduÄŸunu da kimse inkâr edemiyor. Bu belirsizliÄŸin bizim için artık kronik bir rahatsızlık haline gelmiÅŸ durumda.
* PerÅŸembe gecesi. GençlerbirliÄŸi’nin ufak seyirci topluluÄŸu, iki otobüse doluÅŸarak Mestella’ya intikal ediyor. Ankara’dan gelenlere katılanların sayısı, iki elin parmağını bulmaz. Ä°spanya’da yaÅŸayan iki-üç Türk var, Almanya’dan gelen üç kiÅŸi var. Belçika’da okuyan Asuman Göksel var, ki onu 19 Mayıs tribününden de tanıyoruz! Ama asıl, Gençler’in bu yılki Avrupa hikâyesinde emeÄŸi olan iki göçmen taraftarı anmalıyız. Birisi, Hollanda’da doktora yapan Özgür Gökmen; Blackburn’de de, Lizbon’da da, Parma’da da, Valencia’da da hazır ve nâzırdı. DiÄŸeri, tarih ÅŸuurunu da kiÅŸileÅŸtiren bir baÅŸkası, 13 yıldır Londra’da bankacı olarak çalışan AkÅŸit Özkural. O da Parma dışında her yerde hazır ve nâzırdı 1960’ların sonundan beri GençlerbirliÄŸi’nin peÅŸinde olmuÅŸ birisi o; bu gecenin kadrini kıymetini herkesten iyi biliyor. Yanındaki GençlerbirliÄŸi bayrağının, Cebeci Ä°nönü’de 2.-3. küme maçlarına tanıklık etmiÅŸliÄŸi var!
* Dirim’in emanet verdiÄŸi “Diaspora Keçileri” pankartını Özgür ve Azuman’la birlikte, sahayı çevreleyen panolara asıyoruz. Çok “okunaklı” bir yer deÄŸil burası ama ne yazık ki stadda pankart asmamıza müsait yer yok. Ãœst katlardan birinde olsak oranın önündeki panoya asabilirdik ama zemin kattayız. AkÅŸit abinin bayrağını önce kale arkasıyla oturduÄŸumuz kapalıyı ayıran çitlere astık, ancak güvcenlik görevlileri o kenarda “ultra”ların oturduÄŸunu ve bayrağımızı yakabileceklerini, sökebileceklerini söyleyip uyardılar. Biz de bayrağı daha görünür bir yere, kapalıdaki bir tünelin üstündeki demire asıyoruz. Ama ne yazık ki maçın sonunda yerinde yeller esiyor olacak...
* 100 kiÅŸi civarındaki GençlerbirliÄŸi seyircisi, kapalı tribünün alt katının saÄŸ üst köşesinde, Valencialı taraftarlarla yanyana hatta kısmen içiçe oturuyor. Tribün topluluÄŸumuzun çoÄŸu tecrübesiz ama elimizden geleni yapıyoruz. Her olumlu vesilede, iyi bir taç kazandığımızda bile fırsatı ganimet bilip “Gençler” tezahüratını patlatıyoruz. Oyundan çıkışını “Büyük Kaptan” diye uÄŸurladığımız Ãœmit Bozkut’un bize doÄŸru kısa bir alkış tutmasından anlıyoruz ki, tezahüratımız az biraz duyuluyormuÅŸ! Ä°ki takım taraftarları da kendi takımı için bağırıyor, sert faullere veya hakem kararlarına tepki gösteriyor, ama kimse birbirine –gözle bile- iliÅŸmiyor. Hatta zaman zaman gülücükler teati ediliyor. Sadece, yakın kale arkasının 2. katındaki saÄŸcı ultralar, “Puta Katalunya” (Orospu Katalonya) yazılı bir atkı açınca, buradaki Valencialılar tepki gösteriyor. Protokol tribünündekilerse, öbür kale arkasından bazı el kol jestlerine muhatap olduklarını söylüyorlar.
Biz maçtan sonra etrafımızdakilerle el sıkıştık. “Helâl olsun” diye tercüme edilebilecek yüz ifadeleri takındılar.
Valencialı tribün halkı otomatik tezahürat yapmıyor, pozisyon bazında ses veriyor. Kızgınlığı kısa ömürlü oluyor, dakikalarca kin tutmuyorlar. Takım iyi oyun tutturduğunda şarkı söylüyorlar, o zaman ses volümü bayağı yükseliyor. Genellikle oturduğu yerden bağırılıyor, ayağa ender kalkılıyor. İki kale arkasındaki iki küçük grup dışında, tribün liderliği yok.
* Yönetici ve taraftar tayfası, iyimser bir muhasebe yapıyor. Buraya kadar gelmenin gurur verici olduÄŸu, tecrübemizin ve gücümüzün yetmediÄŸi, seneye bu iÅŸlere devam etmenin önemli olduÄŸu konuÅŸuluyor. Milliyet’ten Mehmet Demirkol, “ÅŸerefli maÄŸlubiyet denen ÅŸeyi hayatımda ilk defa sahiden gördüm!” diyor.
Cuma sabahı dönüşte, biraz teknik analiz sohbeti var. Valencia’nın ÅŸahâne bir takım olduÄŸunda herkes hemfikir. Menajer Cem Onuk, “Yarasalar”ın olaÄŸanüstü hızlı ve isabetli pas trafiÄŸinin, Gençler’in meÅŸhur presinin kimi bölümlerde basbayağı “boÅŸa gitmesine” yol açtığını belirtiyor. Ãœmit Bozkurt, bloklar halinde paslaÅŸarak ilerlemelerinden, bu sayede topu kaptırdıklarında da blok halinde basmalarından hayranlıkla söz ediyor. Ama takım yine de rahatlatamıyor kendini. Erkan Özbey, tesellicilere itiraz ediyor, “belki yine yenilirdik ama daha iyi oynayabilirdik, kendi oyunumuzu oynayamadık” diyor.
Yorgun ve buruk tebessümlerle, Trabzon havaalanına iniliyor. İç işlerimize dönüyoruz...
Not: Bu yazının az kısa biçimi 29 Mart 2003 tarihinde Radikal Futbol'da yayımlanmıştır.
Kaynak : www.alkaralar.com
Önceki Haber
Sonraki Haber
13 Aralık | |
2020: BB Erzurumspor (D) 1-0 | |
2017: Kars 36 Spor 2-1 | |
2015: Sivasspor 0-1 | |
2014: Akhisar Belediyespor (D) 1-1 | |
2009: Gaziantepspor 1-1 | |
2003: Ä°stanbulspor 1-0 | |
2001: Kocaelispor (D) 1-2 | |
2000: Ç. Rizespor (D) 2-1 | |
1997: Vanspor (D) 0-0 | |
1995: EskiÅŸehirspor (D) 4-1 | |
1981: Ankara Demirspor 1-0 | |
1964: PTT 3-2 | |
1959: Ankara Demirspor (D) 1-1 | |
* Skorlarda Gençlerbirliği evsahibi olarak gösterilmiştir. | |
Arama Yap |