Sayın Muammer Akyüz'ü uzun yıllardır Gençlerbirliği'nin yöneticisi olarak biliriz ve de OFTAŞ'ın sahibi olarak. Ancak o'nun Ankaragücü forması giydiğini biliyor muydunuz? Peki Sarı-lacivertli formayı giydiği an, Gençlerbirliği hakkındaki düşünceleri ne idi? Hatta daha önce Gençlerbirliği formasını taşıyıp da günümüzde Ankaragücü'nde yönetici olanlar için ne düşünüyor. Hepsinin yanıtları işte bu ilginç şöyleşimizde.
-Ankaragücü'nde lisanslı boksör olarak spor yaptığınız doğru mu?
Doğru. Boksu hakikaten çok severek yaptım ama şu anda bir yakınıma tavsiye etmem. Boksu son yıllarda özellikle çok fazla spor olarak görmüyorum. Tedbir almalarına rağmen çok insan ölüyor.
-Burnunuz hiç kırıldı mı?
Burnum mu? Belli olmuyor mu? Bir iki ameliyat geçirdikten sonra ancak bu hale geldi.
-Peki hiç şampiyonluğunuz var mı?
Var tabii ki. Bölgesel şampiyonluklarım var.
Türkiye şampiyonluklarım var. Yani iyi boksördüm.
-Boks yaptığınızda futbola da ilgi duyuyor muydunuz?
Tabii ki. Futbola karşı da büyük bir ilgim vardı. Hiç maç kaçırdığımı bilmem. Her genç gibi mahallede başladık. Sonra Keçiören Lisesi'nde oynadım. O yıllarda boks da yapıyordum. Şimdi düşünüyorum da boksa devam etseydim Milli de olabilirdim
-Neden bıraktınız?
Karadeniz Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi'nde okuyordum. Meslek de mimarlık olunca ikisi birlikte gitmedi.
-Gençlerbirliği'nde yöneticilik yapıyorsunuz. Geçmişte Ankaragücü formasını giydiniz. Bu forma sizin için ne anlam taşıyor?
Ankaragücü formasını gururla taşıdım. O dönemde Ankaragücü'nün sporcusuydum. Aşağı yukarı 6-7 sene sporcusu olarak kaldım. Hatta son yıllarda boks ligi kuruldu Türkiye'de. Boks ligi kurulduğunda ben üniversiteden haftalık maçlara gelirdim. Samsunspor'la Samsun'da maç yapardık. Erzurumspor'la kendi bölgemiz Ankara'da maç yapardık. Ben de severek yaptım. Aslına ayrılmamın ikinci sebebi de Sivas'ta yapılan Türkiye Şampiyonası'nda yaşanan olaydı. Orada şampiyon olanlar Montreal Olimpiyatlarına gideceklerdi. Maalesef hakemler yaktı beni. O gün orada eldivenleri ringe attım ve boksu bıraktım. Bu işler sadece futbolda yok, işte boksta da var.
-Tam tersi de oluyor. Gençlerbirliği'nde yöneticilik yapıp da Ankaragücü'ne başkan olanlar da var, öyle değil mi?
Ankaragücü Başkan Yardımcısı Mümtaz Karakaya, bizde, yani Gençlerbirliği'nde futbolcuydu. O'na da sormak lazım. 'Gençlerbirliği formasını gururla taşıyor muydun?' diye. Ankaragücü Başkanı Cemal Aydın da Gençlerbirliği'nde uzun yıllar futbol şube sorumlusuydu. O'nun yerini daha sonra ben aldım.
-Peki Ankaragücü formasını giyerken, Gençlerbirliği Kulübü hakkında sizin düşünceniz neydi?
Gençlerbirliği, futbol kulübüydü ama Ankaragücü o dönemlerde biraz daha amatör branşları olan bir kulüptü. Örneğin Gençlerbirliği'nin boks takımı yoktu. Olsaydı farklı ilişkiler olabilirdi.
-Gençlerbirliği'nin, Ankaragücü'ne karşı tutumu farklı mıydı?
O zaman yönetimde bu kavgaları yaşamış eski arkadaşlarımız vardı. Ben onların Ankaragücü maçı öncesi uyumadığını görüyordum. Sanki savaşa gidiyormuş gibi bir hava vardı. Ama bu sonuçta bu bir spor ve bu takımlara Ankara'nın takımları.
-Bu sorunlar eskiye oranla kalmadı değil mi?
Kesinlikle kalmadı. Yönetici ve taraftarların birbirlerine sıcak bakmaları git gide havayı yumşattı. Aslında ben taraftarın şiddetine inanmıyorum. Bu durumu yaratanlar bizleriz, yani yöneticiler. Bizim verdiğimz demeçler ve yönlendirmelerimiz Taraftar Dernekleri ile diğer kulüplerin organik bağları ve ilişkileri sonuçta fanatizmi oluşturuyor. Şimdi bakıyorum, iki dosttan biri Ankaragücü'nü bir diğeri Gençlerbirliği'ni tutuyor. Bunların ne gibi bir düşmanlığı olabilir ki?
-Suçlu bizi derken bu bir itiraf mı?
Evet!
-Oğlunuzun sünnet düğününde Sayın Cavcav, Sayın Aytek'i görünce düğünü terk etmiş doğru mu?
O gün bizim mutlu bir günümüzdü. Doğal olarak muhalefette olan Sayın Atilla Aytek ve arkadaşlarına davetiye gönderdim. Çok doğru yaptığıma inanıyorum. Ben Atilla Aytek ile 4 yıl aynı masada, Gençlerbirliği için mücadele ettim. İçlerinden bazı arkadaşlarla da iş ilişkim var. Bunları çağırmaktan doğal ne olabilir ki. O gün onların oraya gelmesi de çok büyük bir incelik. Gelmeselerdi de eleştirmezdim. Sayın Cavcav, hepimizin büyüğü. Benim kadar o'nun da orada ev sahibi olduğunu düşünüyorum. İlhan Bey, 'Belki haberim olsa bu tepkiyi vermezdim' dedi. Haberi olmadığından dolayı arkadaşları orada görünce, böyle br tepki gösterdi. Açıkcası çok üzüldüm. Cavcav, gerçekten beyfendi bir insan ve çok değerlidir benim için.
Bu söyleşi, Gezin Oyman'ın Sabah Ankara Gazetesi'ndeki 'Gezin-ti' köşesinden alınmıştır.
Kaynak : Sabah Ankara Gazetesi
Önceki Haber
Sonraki Haber
02 Mayıs | |
2021: Galatasaray 0-2 | |
2012: Kayserispor 0-1 | |
2010: Denizlispor (D) 0-2 | |
1999: Gaziantepspor 3-0 | |
1998: Vanspor 1-2 | |
1993: Trabzonspor (D) 1-3 | |
1982: Mersin Ä°dm. Yrd. (D) 0-1 | |
1970: Fenerbahçe (D) 0-0 | |
* Skorlarda Gençlerbirliği evsahibi olarak gösterilmiştir. | |
Arama Yap |