Yeni sezon hayırlı olsun. Tüm futbolseverlere, futbol camiasında görev yapan herkese, muhabirlere, teknik direktörlere, futbolculara kısacası herkese…. Elbette bizim Ankaralıların da başarılı bir şekilde mücadele vereceği bir sezon görmek, yaşamak en büyük dileğimiz..
Sezon öncesi gerek Dünya Kupası süreci gerekse başka nedenlerle takımları sınırlı takip edebildim. İlk hafta maçları ile birlikte fark ediyorum ki çok bir şey kaçırmamışım.Kim bilir belki ilk hafta yanılsamasıdır bu.
Geçtiğimiz sezon Ankaragücü'nün de Gençlerbirliği'nin de bir takım silahları, tankları, topları, tüfekleri vardı. Kadrolarında çokça eksik olmakla birlikte en büyük sorunları sürekliliğin olmamasıydı. Gençlerbirliği'nin ligin ilk yarısında oynadığı bazı maçlar dışında her iki takımın da hakimiyetinde geçen maçların sayısı bir elin parmağı kadar zor çıkardı. Gençlerbirliği'nin ligin ikinci yarısında kötü gitmesinin önemli nedeni Thomas Doll'dü.
Gençlerbirliği'nin savunmasında ciddi zaaf vardı, İlhan ve Radeljiç'in birlikte olmayacağını defalarca yazdık, neyse ki yönetim bence doğru kararla ikisini birden gönderdi. Takımın orta sahasında Kerem, Tozo gibi bal yapmayan arılar vardı. Bu oyuncular da gönderildi. Sandro, Kahe gibi görevini yapmış, hem oynarken keyif vermeyen hem de artık kendisi keyif alamayan oyuncular gönderildi. Hepsi de doğru bence bu kararların tek tek oyuncular üzerinde dursak bile. Fakat, yazın Gençlerbirliği yönetiminin öyle açıklamaları oldu : "Arnavut futbolunun en önemli genç yıldızını aldık", "Bu sene Ankaragücü şampiyon olmalı, olsun". Neden Gençlerbirliği yöneticileri böyle açıklamalar yapar? Arnavut futbolu nedir? Lorik Cana gelince mi kıymete bindi anlamadım... Neden şu takımın seyircisini motive edecek aklı başında açıklamalar gelmez gerçekten merak ederim... Bu arada Gençlerbirliği'nin artık Hacettepe ile oyuncu al-ver olayına bir son vermesi lazım. Gidenlerin pek bir tecrübe kazanmadığını, üstüne bir şey koymadığını geçen sene Bank Asya'dan da düşen Hacettepe'de net biçimde gördük.
Eskişehir maçında defansın hali içler acısıydı. Murat Kalkan neden bilmem hala küskünleri oynuyor, sahada neden varım der gibi. Şu halinden bir türlü kurtulamadı. Oftaş'taki Murat Kalkan'ı mumla değil projeksiyonla arıyoruz. Defansın ortasındaki Kulusic ile Curri henüz aynı dili konuşmuyor hatta Mahmut'u da dahil edersek defansta ortak dil yok. Defansın önündeki Bilal ve Cem Can arasında ahenk yok. Harbuzi dışında Oktay Delibalta biraz gayretliydi. Hurşut kopuktu, forvet Zec ise ileride yapayalnızdı. Gençlerbirliği'ni ilk maçta fazla eleştirmiyorum yine de gol yemediler, açıkçası Eskişehir'in beceriksizliği de burada etken oldu. Gençlerbirliği'nin bence hala transfere ihtiyacı var, özellikle defansta, defansın önünde ve malum forvette… Thomas Doll bu yeni takımı ne kadar şekillendirebilecek göreceğiz. 2 hafta içinde bu sorunun yanıtını alabileceğimizi düşünüyorum. Eskişehir'i de çok beğenmedim. Artan beklentiler stres yapmış gibiydi.
Kaynak : www.sporx.com
Önceki Haber
Sonraki Haber
18 Nisan |