ibrahim hocanın kafasındaki sistemde yer alan djalma mevkisine deneyişleri sürerken 4. adaydan da verim alınamadı. diğerlerine göre daha fazla iş yapar hüvviyette görünen khalili'nin ve diğerlerinin takıma kazandırılamaması teknik ekibin mi yönetmin mi sorusu kafalarda yer etmeye devam ediyor.
milinkoviç, matei, rantei ve khalili henüz djalmanın yerini dolduramayan isimer olarak lanse ediliyor.
yönetim bu oyuncuları boşuna mı aldı yoksa ibrahim hoca bu oyunculara yeterince teknik taktik yükleyemiyormu.
son 3 sezonda;
matei 16 gol atmış
milinkoviç'in 23 golü bulunuyor
rantei'nin 19 gollük bir performansı mevcut
khalili 6 gol ile katkıda bulunmuş.
djalma campos ise 20 golü yakalamış.
elbetteki bu oyuncular asist ve gol hazırlama yetenekleri ile ön plana çıkan bir mevkide yer almaktalar. dolayısıyla gollük katkıları bize net bir sonuç vermese de attıkları gollerden gol bölgesi üretkenliklerine ilişkin yorumlar çıkarılabilir.
khalili'yi geçtiğimiz sene türkiye liginden tanıyor olmakla beraber avrupa karnesi fena gözükmeyen matei ve milinkoviç'in djalma istatistiklerini zorlayabilecekleri gözüküyor. hatta videoları ile taraftarımıza sunumu yapılan rantei'nin bile rakamları hiç fena değil gibi.
peki ama bu futbolcular bize uygun ve bizim taktik anlayışımız ile benzer özelliklerde mi? djalma gibi ani deparları ile savunma arkasına sarkma özellikleri mi öne çıkıyor yoksa kalabalık savunma içinde mi iş bitiriyorlar?
bunun kararını sanırım ilerleyen haftalarda bu futblculara daha fazla süre vererek deneyim edinecek olan ibrahim hoca biliyor.
gözlerinden ateş saçmasa bile hızlı çevik ve atılgan bir sağ kanat oyuncusuna ihtiyaç ya bariz bir şekilde görünüyor ya da gösterilmek isteniyor (!)
dünkü karabük maçına gelecek olursak, rakibimizin 80 dakika boyunca bir kişi eksik olmasına rağmen üretken olamayışımızın nedeni kalabalık savunmaya saçma sapan savrulan ve şişirilen toplar olarak görünüyor.
kanatlardan yeterince sıfıra doğru inemeyişimizden ve karabük savunmasının ceza alanı çevresinde kümelenmesi ve yardımlaşması sonucu zamanında ve doğru ortaları bulamadık. içeriye göbekten girmeye çalıştığımız dakikalarda ise bir iki önemli pozisyondan faydalanamadık.
fazlasıyla dikkat çeken konu üretken ve rakip oyuncu azaltan bir ismin o dakikalarda sahada olmayışıydı.
açıkcası gözüm matei'yi aradı. 1 maçlık bir performansını görmüş olsam dahi sanki onun maçıydı.
serdar'ın sol kanatta değerlendirilmeye başlamasıyla ilk yarının ortasından sonra sağ kanatta ahmet oğuz tek başına kaldı ve gerekli bindirmeleri yapamadı.
sol kanatta ise uğur saç baş yoldurdu. maçın başından sonuna kadar savunmamız arkasına atılan bir topa müdahalesi dışında işe yarar bir görüntüsü yoktu.
ikinci yarı aydın'ın oyuna girişi her ne kadar golü getirse de onun savunmaya yeterince destek verememesi ve çizgide değerlendirilmesinden kaynaklı neredeyse maç 10'a 10 oynanmaya başladı.
ilerleyen dakikalarda landel, selçuk ikilisinin oyundan düşmesi rakibin orta saha baskısını artırmasına neden oldu.
ahmet çalık'ın gereksiz horozlanmaları yüzünden çalınan faul atışları canımızı yakabilirdi. kulusiç ve gol görmeyen hopf ise alkışı haketti.
oyunun son 5 dakikasına kadar yaklaşık 30 dakikalık bir periyotta neler yapamadıklarımızı teknik ekibin masaya yatırması ve bir sonraki tecrübede hazırlıklı olması gerekiyor kanaatindeyim.
yine de 3 puan ve yenilgisiz olma duygusu güzel. pek farkında olmasak dahi başarı ile beraber tribündeki taraftar sayımız artıyor gibi. güzel bir gelişme olsa da üzücü yanlarınıda görüyoruz malesef...
Yorumunuzu göndermek için tıklayın...
Önceki Yorum
Sonraki Yorum
29 Mart | |
2023: Adanaspor 3-0 | |
2008: Denizlispor (D) 2-3 | |
2006: Ankaraspor 2-1 | |
1992: Bursaspor 2-3 | |
1987: Bursaspor 0-1 | |
1981: Beykoz (D) 1-2 | |
1969: Mersin Ä°dm. Yrd. 3-0 | |
1964: Feriköy (D) 2-1 | |
* Skorlarda Gençlerbirliği evsahibi olarak gösterilmiştir. | |
Arama Yap |