arda çakmak,hakan kaynar, hıfzı kuruşa, sinan gürsoy
bu arkadaşlardan yeni yönetime sadece bir tanesi girebilecek!
gençlerbirliği'ni içten içe çürüterek, yönetimi düşürüp kendi planlarını gerçekleştirebilmek için en zayıf kalınan zamanda harekete geçmiş olmalarındaki amaç 'gözdağı' vermek değil, düpedüz 'alaşağı etme' denemesidir.
bu sebeple şimdilerde şirin açıklamalar yaparak aslında biz sadece mevcut yönetime 'gözdağı'vermek istiyorduk açıklamalarını kolay kolay kimse yutmaz.
öner bey'in isteği ile, yapılan bu saygısılık ve seviyesizlik durdurulmuş ve başka bahara erteletilmiştir!
şimdi yeni yönetim sizi mi kadrosuna alır sizin gibi düşünenleri mi dersiniz?
aranızdan sadece birisi 6 aylığına gelir sonra kapıya konuverir.
sizin misyonunuz yönetim devirmektir.
yeni gelecek ekip bunun farkındadır ve ses çıkarmanıza izin vermektedir.
yarın aynı sesi onlara karşı çıkarma ihtimalinizi düşünmeyecek kadar tecrübesiz olmadıkları da açıktır.
eleştirmek en kolay çözüm!!!
bu arada m.ali'nin yazısını okudum.
tabi, yorumun senaryosu yazanın kalemindedir. istediği gibi şekil verir ve kişisel bir hale dönüştürebilir.
herkes tarafından kabul görecek diye bir kaide yoktur.
mesela bence yükseliş diye düşünülen dönem aslında fethin olduğu ve taraftar sayısının tribünlere deli gibi aktığı, onca emek ve birlik beraberliğin ulus sokakalarında haykırıldığı dönemdir ki bu dönem 80 lerin ikinci yarısında başlar...
86-87 ve 2000-2001 yılında alınan türkiye kupası yılları bu dönemin taçlarıdır. yapılan tesisler, altyapıdan oyuncu çıkarmalar, yüksek bedellere yurtiçi ve yurtdışına oyuncu göndermeler bu zamanın ürünleridir. 98'de geremi'nin real madrid'e gidişi bunun en ciddi örneğidir.
yönetim bu dönemde ciddi anlamda başarılıdır. kona, kuşe, mosheu, metin, ümit, tarık vs gibi isimler de yine bu zamanaların ürünleridir.
2002-2004 yılları ise sadece başarının ligde en üste çıktığı ve şu anda 30-35 yaşlarındaki taraftarların fazlasıyla sempatisinin kazanıldığı yıllardır.
bu dönem sınırlarımızın en ileri gittiği dönem olsa da büyük başarıların gelmesi taraftar profilinin ve beklentisinin değiştirmesine sebep olan yıllardır.
ankara yerine istanbul tipi yönetim ve başarı isteyen taraftar yapısı bu dönemdeki başarılar sonrası oluşmuştur.
2004 yılı sonrası dönem duraklama ve çöküş olarak değerlendirilmesi beni üzmüştür.
çünkü bu kulübün bir tarihi vardır ve geleceği yazılmaktadır.
çöküş demek, bence, kilit vurmak, bitmek yok olmak ile eş anlamlıdır.
bu dönemin başında, aynı bugün gibi kulüp içinde ayrılıklar yaşanmış ve güç kaybedilmiştir.
bu güç kaybı cavcav ya da alternatifçilerin işine gelmediği gibi nemalanan istanbullular olmuş ve pastayı yine sadece kendileri yemeye devam etmişlerdir.
kısacası bizim tartışmamız onların işine gelmiştir(!) aynı bugün gibi
aslında geçmişten ders almamız gerekirken kaçırdığımız nokta ismimizdeki birlik kelimesine uygun davranmayışımızdandır.
'beraberce hareket edip tatlı dille ve zamanınca hareket etmek daha doğrudur'
fakat bu dönem sadece ayrılık ve tartışma dönemi diye adlandırılsaydı daha doğru olabilirdi.
çünkü takımımız sadece 17 rakip ile ya da kendi içinde savaşmamıştır.
elindeki tesilerinin alınma tehlikesi, kulübün kasasındaki paranın uygunsuzluğu ve ceza konuları, aynı anda iki takımı süper ligde oynatamamama durumları gibi süreçler de yaşamıştır. bu süreçlerde devamlı mevcut yönetim yaralanmaya çalışılmış ama bir şekilde ayakta kalıp yola devam etmiştir.
kaldı ki 2008 yılında türkiye kupasında yine final oynamış ve elsaka'nın kaçan penaltısı ile kupanın adresi değişmiştir.
yine, son yıllarda ise kulüp gelirleri artarken giderleri olduğu yerde saymamıştır(!) giderler yine minimal düzeyde tutulmaya çalışılsa da hatalar yapılmış olabilir.
fakat bu sezon yine ÅŸahit olduk ki;
transfer yapılmadığında taraftar neden yapılmıyor eleştirisini yaparken yapıldığında da doğru transfer yapılmıyor diyerek maddi anlamda kaybı tetiklemiştir.
bu kaybın esas nedeni yabancı sayısındaki artışa paralel kaliteli oyuncu bulacak yapıya geçemeyişimizden kaynaklıdır.
bahsettiğiniz duraklama ve çöküş döneminde yönetimi maddi anlamda eleştirmek pek doğru değildir.
çünkü bu bahsettiğimiz dönemde türkiye ligindeki bütün takımlar maddi anlamda zarar etmişlerdir ve esasen borç batağına ve yok olan kaynaklarla onlar karşılaşmıştır.
tek tek ismini saymaya gerek olmayan bu ligin marka değeri yüksek takımları yok olmuş, büyük takımları borç batağına girip devlet desteği ile ayakta kalmıştır.
biz ise bir şekilde ayakta kaldık.
devlete yük olmaktansa başkasının yükünü sırtlandık. ankaranın başka takımlarına yardım dahi ettik. tesislerimizi açtık stadyum paralarını karşıladık, transfer yapabilmeleri için destek verdik.
yani çöküş dediğiniz dönem sizce çöküş olabilir.
bu takım düşmeyecektir ama düşedebilir.
fakat yarın tekrar iyi sonuçlar alırsa başkası hakkındaki
'vahdettin' benzetmesi size pek yakışmayacaktır.
ayaktayken düşürmeye çalışmaktansa birbirimize destek olmak daha doğru kanaatindeyim.
adımızdaki gibi...
Yorumunuzu göndermek için tıklayın...
Önceki Yorum
Sonraki Yorum
04 Aralık | |
2021: Bandırmaspor (D) 2-1 | |
2018: Hatayspor 2-1 | |
2016: Adanaspor (D) 2-0 | |
2013: Nazilli Belediyespor 0-1 | |
2005: Samsunspor 0-1 | |
2004: Galatasaray 1-3 | |
2002: Erzurumspor 2-1 | |
1988: Kayserispor 3-0 | |
1983: Bursaspor (D) 1-1 | |
1982: Åžekerspor 1-0 | |
1966: Vefa 2-2 | |
* Skorlarda Gençlerbirliği evsahibi olarak gösterilmiştir. | |
Arama Yap |