fatih abi'nin yazdıklarına katılmamanın herhangi bir yolunu göremiyorum. sanırım son üç yılı daha iyi özetleyebilecek bir yazı da okumamıştım sevgili takımımız hakkında. tabii uzun zamandır kendime hakim olamayacağımı bilerek yorum eklememe isteğimi de kırmış olmasından dolayı fatih abi'ye burdan teşekkürlerimi sunuyorum.
kaç maçtır eleştirmedim bu takımı, bilmiyorum ama bir gerçek var ki buna itiraz edilmesinin artık zevk-renk tartışımını da çıktığı görüşündeyim. çünkü ortada eleştirilecek bir takım yok. bir takım ruhsuz olabilir, gönülsüz ve isteksiz bir görüntü çizebilir, çok iyi oyun oynamış olmasına rağmen son vuruşları yapamamış olabilir, maça iyi hazırlanamamış ya da konsantre olamamış olabilir ve aslında bir takımın başına böyle olumsuzluklar sıkça gelebilir. ancak, bir gerçek var ki daha 10. 15. dakikadan itibaren "maç bitse de gitsek" futbolunu oynayan bu takım, bunu yalnızca dün akşam yenildiğimiz fenerbahçe maçında değil, sezon başından beri aralıksız olarak ve başarıyla yürütüyor.
herhangi bir futbolcuyu suçlamıyorum, herhangi bir teknik direktörün ya da teknik ekibin "sorumsuzluğunu" dile getirmiyorum, yönetimi istifaya davet etmiyorum. bu takım, kurulduğu günden bu yana manevi hislerini maddi hislerin daima önünde tutmuş ve günümüze de böyle gelmiş bir takımdır. şimdi ise paragöz insanların, genç yaşta yüksek miktarda parayla tanışarak futbolu binlerce insanın gönül bağladığı bir takımı temsil ederek gönüllerini ortaya koymaları yerine yalnızca bir meslek haline getirdiğini görüyorum. diğer kulüplerde yok mu bütün bunlar? var, pekalâ var ama bu takımda önplana çıkmaması için hiçbir sebep yok. işte eleştiri odakları burda başlıyor. yukarıda da söylediğim gibi, ortada eleştirilecek bir takım yok. çünkü bu takımın maça çıkışı değil, şu anda ilerlediği yol hatalı.
basit bir örnekle açıklamak gerekirse, hedeflediğiniz yere gitmek için yanlış bir yola saptığınızda arabanızı, lastiğinizi, yol arkadaşınızı, yanınızda götürdüğünüz eşyalarınızı ya da arabayı kullanan kişiyi değiştirmeniz sizi hedeflediğiniz yere götürmez. geri dönüp, doğru olan yola girerek kaldığınız yerden devam etmek sizi hedeflediğiniz yere götürür.
bu takım 2007 yılından beri doğru yolda değil.
ben bunu basit bir yorumla söylemiyorum, siz avrupa'nın büyüklerini diz çöktüren bir takımı birkaç yıl içinde yanlış yola soktunuz. tamam, bu kabul. ancak bu yolu düzeltmeyerek asıl yanlışı yaptınız, eleştirim buradan gelmektedir.
bu takım derhal 2007 yılına dönmeli, "nerede hata yaptık?" mantığını konuşturmak değil geriye döndüğümüz hataları yapmayarak yeni adımlar atmalıdır. bunun teknik ekiple, yönetimle, futbolucuyla hiçbir alakası yok. bunun sadece ve sadece bakış açısıyla alakası var ve bu takım yanlış yolda. ligdeki konumundan değil, sahadaki performansından değil, trilyonluk golcüsünün karşı karşıya pozisyonları heba etmesi de değil.
bu yol düzeltildiği zaman takımımız daha sağlıklı eleştirilebilir.
yoksa biz dışarıdan bakarak yanlış yolda bir takımı doğru yoldaymış da yanlış şeride girmiş gibi eleştirirsek, hayal dünyasında yaşayan insanlar gibi oluruz.
bu eleştiriyi bir önceki paragrafta söylediğim hayal dünyasında yaşayan bir insan gibi yapıyorum : unutmadan, soyunma odasının maçı etkilediğini düşünürsek kupada final oynayabileceğimizi ancak ligde bu formsuzlukla ligden düşme potasında çırpınacağımızı tahmin ediyorum. ne kadar komik görünse de, ligde kalma mücadelesi verirken kupada final mücadelesi verebiliriz. bunun da yalnızca kupa maçlarına şartlanıp o maçlara daha sağlıklı konsantre olunmasıyla sağlayabiliriz.
Yorumunuzu göndermek için tıklayın...
Önceki Yorum
Sonraki Yorum
18 Nisan | |
2016: Trabzonspor 3-1 | |
2015: Karabükspor (D) 1-2 | |
1982: Konyaspor (D) 0-2 | |
1964: Fenerbahçe 0-0 | |
1959: Adalet (D) 3-2 | |
* Skorlarda Gençlerbirliği evsahibi olarak gösterilmiştir. | |
Arama Yap |