2019-2020 sezonunun ilk haftasında kendi sahamızda rizespor ile karşılaştık.
yaptığımız hazırlık maçlarında fena sonuçlar almamış ve tsyd kupasından da galibiyetle ayrılmıştık. moraller yerinde umutlar yeşermekte idi. sezona iyi bir başlangıç heyecanı ile kombine kart ve bilet paralarına aldırış etmeyen, hatrı sayılır bir seyirci topluluğu ile desteğimizi ortaya koyduk.
maçın başında, hücum zenginliği önplanda olabilecek bir ekipmişiz hüvviyeti taşımadığımızı geçtiğimiz yıllardaki saçma sistem olan 4-2-3-1 sisteminin inatla devam ettiğini gördük.
bu sistem anlayışının korkaklıktan başka anlam taşımadığı ve futbol seyrini ciddi anlamda zedelediğini tekrar ifade etmek isterim.
rakibin de aynı sistem saçmalaması içerisinde olmasından dolayı sahadaki uyuzlaştırılmış futboldan ziyade ilk yarım saat çekirdek çitlemek ve görüşemediğimiz arkadaşlar ile dedikodu yapmak daha eğlenceli bir hal aldı.
isteyenin değil hata yapanın kaybedeceği bir maç halini alan müsabakada rakibinin ekmeğine bal süren ekip biz olduk.
saçma sapan iki pozisyon sonu çift sarı karttan kırmızı kart ile cezalandırılan defans oyuncumuz flavio, rakip teknik ekibin rahat nefesler almasına yardımcı oldu.
yanılmıyorsam kırmızı kartın hemen öncesinde sol kanattan boldrin, flavio'nun solundan topu atıp sağından yakaladığında aralarında 5 metre fark oluşmuştu. kenardan bu pozisyon sonrası fırça yiyen flavio bir sonraki pozisyonda rakibini engellemek için erken davranmak isterken erken havlu atmamıza sebebiyet vereceğini bilmiyordu belki.
10 kişi kalmışlığımız, ileri uçtaki verimsizliğimiz ve orta sahada iyi pas yapamayışımız, hatta orta sahayı ayakta tutabilecek yasin'in defansa kaydırılması gardımızın iyiden iyiye düşeceğini işaret ediyordu.
ilk yarı rakip teknik heyetin de isteksizliğinden 0-0 neticelendiğinde tribünlerde ''hiç olmazsa berabere kalalım'' fısıltıları duyulmaya başlamıştı.
ikinci yarının başında oyuna dahil olan nadir ile ilk yarıda kendisinden çok ümitli olduğumuz ama sol kanada yeterince can veremeyen mats'ın kanadına can vermeye çalıştık. çalıştık çalışmasına ama hem 10 kişi oynamamızdan hemde sio'nun cılız ve sol ayaklı bir forvet olmasından dolayı sırtı dönük top alıp sağ kanada candeas'a top atamayışına şahit olduk. sol kanattan kontra ataklara hızlı katkı yapamayan nadir'dense sağ kanattaki hızlı adamımız candeası denememiz belki de daha hızlı ve sonuç getiren ataklar yaratmamızı sağlayabilirdi.
haliyle ileriye gelen toplarımız genellikle ezildi ve olgunlaşamadan yok oldu.
sio ve rahmetullah değişikliği ise gereksiz, zamansız ve hatalı bir değişiklik oldu. öyle yanlış bir değişiklikti ki gol yedikten sonra çift forvete dönme ihtimalimizi yok etti ve oyun sonuna kadar atak zenginleştirecek bir alternatifin daha yok olmasına sebebiyet verdi.
gol yedikten sonra rakip teknik adamın klasik anlayışından dolayı rizespor'un geriye gömüldüğünü ve bize şans verdiğini gördük.
son 7-8 dakikada rakip savunmayı zorlamışız gibi görmemizin sebebi bizim takımın çok istekli olması değil ismail kartal'ın oyunu tutma ve risk alıp 90 dakikayı bitirme arzusu yatıyordu.
sonuç itibariyle son dakikalardaki 2-3 fırsatı da gole çeviremedik ve ilk maçımızdan mağlup ayrıldık.
ismail kartal'ın yaptığı hatanın bedelini rizespor ödemediyse de tribünlerimiz futbolcularımızı istekli gibi gördü ve son ataklar ilerleyen haftalara umut vermiş gibi göründü(!)
özetle, yanlış bir sistem ve henüz hazır olmayan bir takımımız var.
ligin sonunda çok büyük ihtimal ile yakın rakibimiz olacak bir ekibe karşı kendi sahamızda mağlubiyet aldık.
takım içerisinde sivrilebilir gibi görünen berat'ın yaptığı birtakım hatalara rağmen iş yapabilirliğine şahit olduk.
yasin'in defans için önemli bir alternatif olabileceğini izledik.
orta sahada pas yapamadığımızı ileri uçta bu sistem ile iş yapamayacağımızı ve yeterince sonuç alamayacağımızı gördük.
defansta ciddi hatalar yaptığımızı ilerleyen haftalarda rakiplerinden fark yiyebilecek bir takımımız olduğunu izledik.
msutafa kaplan'ın farklı bir gençlerbirliği geliyor cümlesinin şu an itibariyle laftan ibaret olduğunu çok net bir şekilde hissettik.
sistemimizin çift forveti destekleyen bir yapıya dönüşmemesi durumunda yedek kalan stancu'nun maliyeti, kaybedilen puanların gelirleri, taraftarın baskısı ve güven azalması yönetimin başını ağrıtacak gibi görünüyor.
dolayısıyla hem ileriye daha kolay top taşımamız, eksik olan defans kurgumuzun ön plana çıkmaması için topu ileride tutmamız, gol bulabilmek ve teknik futbolcuların parlayabilmesi ve hatta onları satış vitrinine koyabilmemiz ve hatta teknik ekip değpişikliğine erkenden gitmememiz için çift forvete dönmemiz şart görünüyor.
ne zaman çift forvete dönersek maç kazanabilir ya da doyurucu bir futbol izleyebiliriz aksi halde yolumuz 3.lige kadar gider!!!
Yorumunuzu göndermek için tıklayın...
Önceki Yorum
Sonraki Yorum
20 Eylül | |
2008: Fenerbahçe (D) 0-3 | |
2003: Konyaspor 4-0 | |
2001: Halmstads BK 1-1 | |
1997: Trabzonspor 0-1 | |
1987: Adana Demirspor (D) 2-1 | |
1978: Manisaspor (D) 1-2 | |
1970: Nazillispor 2-0 | |
1969: Ankara Demirspor 1-0 | |
* Skorlarda Gençlerbirliği evsahibi olarak gösterilmiştir. | |
Arama Yap |