hafta arası bizim için oldukça hareketli oldu. evimizdeki 1-3'lük kasımpaşa mağlubiyeti ile ligin dibine demir atmamızdan ve maçın 60 dakikaya yakınında tribünden gelen istifa protestolarının ardından yine tek adam cavcav "düğmeye bastı" ve genel menajer cem onuk, teknik direktör metin diyadin ve yardımcılarıyla yollarını ayırdı. bu süreçte de yerine birini bulacağı takdirde "görevi ona devredebileceği" açıklamasında bulunmuş, hemen ardından yerel basında çıkan "cavcav gidiyor" haberlerine kulüp oldukça sert bir yazılı açıklama ile cevap vermişti. hatta yazının ilhan cavcav'ın tekelinde olduğuna dair son derece anti-demokratik bir ibareyle bitiyor olması, bu kulüpte bazı şeylerin hiç değişmeyeceği gerçeğini gözler önüne serdi.
her zaman söylemişimdir, çözüm birilerini göndermek ya da yerine başka birilerini getirmekle değil zihniyeti değiştirmekle olur. istifa protestolarının sonuna kadar destekçisiyim, istediğimizi olmasa da alabileceğimizi aldığımızı düşünüyorum. hatta cem onuk ve metin diyadin kulüpten gitmeseydi de bu hafta aldığımız elazığspor galibiyetinin ardından yeniden bazı şeylerin değişmiş olabileceğini, değişmese bile tribünden gelen bir tepkinin sonuca ne kadar etki edebileceğini görmüş olacaktık. olurdu, olmazdı ayrı mevzu. ancak şu anda "ilhan cavcav gitmeden bize rahat yok" anlayışının, bizi tribünde takıma destekten mahrum bırakacağını ve yönetim-teknik heyet ve futbolcular-taraftar üçlüsünün birliğini bozacağını düşünüyorum. istediğimizi -tam anlamıyla olmasa da- aldık, bundan sonra elimizden geldiğince üzerimize düşen görevleri yapmalı ve bu ortamın değişikliğini sağlayabileceğimiz ilk platformda(ki bu en yakın genel kurul oluyor) kaldığımız yerden devam etmemiz gerekli.
metin diyadin'i her ne kadar gönlüm razı gelmese de açıkçası transfer dönemi ve 8 haftalık periyotta çok da savunabilecek bir şey bulamadığım için, kendisinin gidişine oldukça tepkisiz kaldım. yerine ise yılmaz vural'ın gelebileceği düşüncesinde ve arzusundaydım ancak mehmet özdilek ile anlaşarak bu tartışmaya son noktayı koydu yönetim. hayırlı uğurlu olsun, ne çok istediğim ne de gelmemesi için çırpınacağım bir isimdi; umarım bizde başarılı olacaktır.
oyun anlamında takım olarak pek de bir gelişim gösterdiğimizi söyleyemem ancak maçın geneline mehmet hoca iyi müdahale etti. ilk 11, serdar kurtuluş'un yerine serkan yanık olsaydı tam tahmin ettiğim ve "ben olsam ben de böyle bir şeyler yapardım" diyebileceğim bir dizilişti. nitekim maç içerisinde de en aksayan görüntü kendisinden geldi. ancak gosso ve petroviç'i oyun içerisine oldukça önemli bölgelere yerleştiren ve özellikle petroviç'e yüklediği daha fazla sorumlulukla oyuna etkisini artırmayı deneyen özdilek oldukça başarılı oldu. oyuncu değişikliklerinde de son derece iyi zamanlamalar yaptı ve takımın tam da topu ileriye taşıyacağı bir anda tomiç'i oyuna sokarak gerçekten galibiyetin gelmesinde çok etkili oldu. ilk haftadan gözümde uyandırdığı pozitif izlenimden dolayı kendisini tebrik ediyorum, başarılarının da devamını diliyorum.
stancu'ya 8 haftalık vasat performansından ötürü oldukça tepkiliyim ve kendisinin ermin zec'ten farksız hatta bir nebze olsun daha az etkili olduğu inancındayım. bu maçta ise 85. dakika attığı golle yüzümüzü güldürdü ve olumlu sinyalini bir nebze olsun vermiş oldu. belki mehmet özdilek'in de forvet anlayışı ona bir şeyler katar ya da stancu'ya oyun içerisinde gol pozisyonu yaratacak bir orta saha etkinliği artışıyla kendisini bulabilir; bilemiyorum ancak itiraf etmeliyim ki golü dışında maçta da çok etkiliydi diyemem ve zannediyorum hepimizin şu an içinde oluşan pozitif izlenim attığı güzel golün etkisiyle gerçekleşiyor. yine de çıkmadık candan ümit kesilmez diyorum, "herve tum da 9. hafta açıldı" diyorum ve en azından devre arasına kadar kendisine şans tanınması gerektiği anlayışında hissediyorum kendimi.
sene başında takıma geldiği için oldukça tepkili olduğum ve "bu oyuncu benim takımımın bir parçası olamaz" dediğim sedat bayrak'ın ise geçen hafta akhisar maçında oyuna sonradan girerek savunma kurgusu probleminde oldukça faydalı olması ve bu hafta yine savunmayı toparlayan isim olup bir de üstüne golünü atmasıyla kişisel olarak kendimi oldukça güç bir durumda hissettim. yıllar yılı süper lig'de "kasap" dediğimiz bir savunma anlayışıyla oynamıştı kendisi ve benim gözümde ligimizin vasat savunmacılarından biriydi. ancak son 2 haftada izlediğim kadarıyla ne o "kemikkıran" anlayışı var sedat'ta ne de birebir müdahalelerde kendisini zora sürükleyecek gereksiz hareketlerde bulunuyor. benim için oldukça sürpriz, içime sindiğini söyleyemem hatta kulusiç iyileşir iyileşmez savunma göbeğimizin yeniden kulusiç-ahmet olması gerektiği inancındayım ancak 2 haftalık oyunuyla oldukça katkısı dokunduğunu da itiraf etmeden geçemeyeceğim. yiğidi öldür, hakkını yeme.
galibiyet hepimiz için bir umut oldu ve bir anda kendimizi 15. sırada bulduk. kayserispor'un da galatasaray'a bir sürpriz yapamayacağını düşünecek olursak bu hafta 1 galibiyetle oldukça iyi bir yükseliş göstermiş olacağız. önemli olan bu ortamı devam ettirebilmek olacaktır. zira oyun olarak pek de bir şey değişmedi ve bunun tesadüfen gelen bir galibiyet olmadığını kanıtlamamız için eskişehirspor'u evimizde mutlaka yenmemiz gerekiyor. aksi takdirde bu galibiyetin 1 haftalık hırstan başka bir şey olmadığını görmüş olacağız.
geçen sezon la liga'da espanyol ligin ilk yarısını son sıralarda kapatmış hatta ilk yarıda küme düşmeye en büyük aday gösterilmişken, ligin ikinci yarısında ise topladığı puanlarla ve oynadığı üst düzey futbolla da bir anda kendisini ilk 10'a kadar taşımayı başarmış ancak son haftalarda yaşadıkları rehavetle ligi 13. sırada tamamlamışlardı. bizim gibi lig seviyesi ortada olan bir ligde ise bu durum çok daha iyi seviyeye gelebilir. ancak takımımızdan kadro yapısı itibariyle o kadar büyük bir çıkışı beklemiyorum. bu yıl kendimizi kurtarsak yeter artık...
belirleyici maçlarımız haftaya eskişehirspor'la evimizde oynayacağımız maç, ardından 12. hafta erciyes deplasmanımız ve hemen bir hafta sonra evimizde oynayacağımız gaziantepspor maçı olacak. eğer bu barajları aşarsak kendimizi tehlike hattından kurtarabiliriz. onun dışında zorlu fikstürümüzdeki trabzonspor, galatasaray, beşiktaş ve bursaspor maçlarından çok da puan beklediğimi itiraf edemem. o yüzden, diğer takımlardan çıkarabildiğimiz kadar puan çıkarmamız gerekiyor hatta şart olmuş durumda.
tabii bu sırada kupayı da sallamamak lazım. bergama belediyespor'a sürpriz bir eleniş morallerimizi yıkacak ve ligi de olumsuz etkileyecektir. haydi bakalım, bizi uzun bir yolculuk bekliyor. başka bir klişe ile, lig bizim için şimdi başlıyor.
Yorumunuzu göndermek için tıklayın...
Önceki Yorum
Sonraki Yorum
29 Mart | |
2023: Adanaspor 3-0 | |
2008: Denizlispor (D) 2-3 | |
2006: Ankaraspor 2-1 | |
1992: Bursaspor 2-3 | |
1987: Bursaspor 0-1 | |
1981: Beykoz (D) 1-2 | |
1969: Mersin Ä°dm. Yrd. 3-0 | |
1964: Feriköy (D) 2-1 | |
* Skorlarda Gençlerbirliği evsahibi olarak gösterilmiştir. | |
Arama Yap |